Oruç İbadeti
Ramazan’da Bütün Organlarımızla Oruç Tutalım
Orucun İslamiyet’ten önceki ilahi dinlerde de vardır. Ergenlik çağına gelmiş her Müslüman’a farzdır.
Oruç insanları dünyada kötülüklerden sakındıran, ahirette de cehennem azabından koruyan ve günahların bağışlanmasına vesile olan bir ibadettir.
Oruç tutan maddi ve manevi bakımdan huzura kavuşur. Oruçtan beklenen manevi hazzı alabilmek için sadece midesine değil, bütün organlarına oruç tutturmalıdır.
İnsan, nefsinin aşırı isteklerine karşı koyabilmeli, öfkesini yenebilmeli ve bütün organlarına oruç tutturabilmelidir. Başkalarına zarar vermekten, etrafındaki insanları huzursuz etmekten kaçınmalı, herkesle iyi geçinmelidir”
Oruç, iradeleri merhametle eğitir ve özgürleştirir. İftar cömertliği, ikramı ve paylaşmayı öğretir. Teravih, ibadetin neşe ve coşkusunu bütün topluma yayar. Sahur, hayır ve bereketin ne olduğunu gösterir.
Eğer ibadetlerimizin ahlakımıza, sosyal yaşantımıza önemli bir tesiri yoksa dini yaşantımızda bir kusurumuz var demektir.
Oruç’da bir ibadet olarak sadece günün belli vakitlerinde yemeden içmeden uzak durmak değildir. Oruç; yaratılışı icabı aceleci olan insana sabrı öğretir. Bitmek bilmeyen arzu ve isteklerine karşı, nefsi terbiye eder, İnsanı günah, işlemeye yönelten özelliklerini kontrol altında tutmasını sağlar.
Oruç insana, kendisinin dışında diğer insanların da halini hatırlatarak, onu iyliğe sevkeder. Cenab-ı Hak oruç ile, insanda bu ahlakî değişikliklerin olmasını ister. Yoksa Allah(c.c.)’ın bizim aç kalmamıza ihtiyacı yoktur. Oruç ibadetini sadece, imsaktan iftar vaktine kadar yemekten, içmekten ve nefsi arzulardan bir müddet uzaklaşmak olarak düşünmeyelim. Oruçtan asıl maksat bunlar değildir.
Hz. Peygamberimiz(s.a.v.): “Kim yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmazsa, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına değer vermez” [Riyazu’s-Salihin 2/502] buyurmuşlardır. Öyle ise, bizler de oruç ibadetini bütün benliğimiz ve samimiyetimizle yerine getirmeye çalışmalıyız.
Hz. Peygamberimiz (sav): “Bir kimse faziletine inanarak ve mükafatını Allah’tan umarak Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır”[Buhari İman, 8.II.]
Orucun faydaları:
- Oruç, ahlakımızı güzelleştirir
- Oruç kötülüklerden korur
- Oruç, merhamet duygularını geliştirir. Oruç, insana yoksulların çektikleri sıkıntıyı yaşatır da onlara yardım elini uzatma alışkanlığı kazandırır.
- Oruç sağlığı korur.
- Oruç, insana sabırlı olmayı öğretir
- Oruç nimetlerin kadrini öğretir.
Aç, Fakir ve kimsesiz insanlara ulaşmak …
Mevlana, Yunus Emre, Hoca Ahmet Yesevi ve Hacı Bektaş Veli gibi Anadolu erenleri, Hz. Peygamberden ilham alarak, Ramazanı gönül yapma eğitimi ve gönül yıkmama terbiyesi veren bir sevgi ve rahmet ayı olarak değerlendirirler.“Nitekim Sevgili Peygamberimiz, ‘Oruç tutan nice insan vardır ki, kârları sadece açlık ve susuzluk çekmektir. Oruç insanı (her türlü kötülükten koruyan) kalkandır. Sakın oruçlu iken kötü söz söylemeyin, biri size sataşacak olursa ben oruçluyum, deyin’ buyurmuştur” [Buhari, Savm, 2]
Ramazanın en önemli özelliklerinden birinin bireyselleşen, yalnızlaşan ve yabancılaşan insanı şefkat ve rahmetle kucaklayıp toplumsal hayata katmaktır. Bu mağfiret ikliminde dünya hayatımız renklenirken, gönül dünyamız da yeniden şekillenmeli, bununla birlikte diğer ibadetlerimiz de yoğunluk kazanmalıdır. Özellikle, bizleri Rabbimizle buluşturan ve konuşturan kitabımız Kur’an-ı Kerim her zamankinden daha fazla okunup anlaşılmaya çalışılmalıdır.
Müslüman toplumu tarih boyunca Ramazan ayını aç, fakir ve kimsesiz insanlara ulaşmanın en önemli mevsimi olarak görmesi müstesna bir meziyettir.
Ramazan ayı, insanların yalnız kendi dünyalarında, kendi evlerinde, kendi sofralarında yaşadıkları bir zevk olarak kalmasın. O, bütün güzellikleriyle gönlün derinliklerinde yaşanan, yoksullarla, kimsesizlerle ve yüreği yaralı insanlarla güzelliklerin paylaşıldığı güzel günler olsun.